5 Şubat 2016

14 Şubat Yaklaşırken Herkes Onu Konuşuyor : AŞK




Aşk Hem Var Eder Hem de Yok, Üstelik Çok Olanı Bile Var!!!

Ne çok konuşuruz aşk meşk işlerini, hep da zannedilir ki, bir kadın meselesidir. Külliyen koca bir yalan. İddia ediyorum erkekler daha fazla konuşuyor. Hiç bir şey yapmasalar eşleri ya da sevgilileri ile aralarında olup bitenden dert yanarken ‘’ aşk bitti aramızda, yorucu olmaya başladı bu ilişki’’ yorumları birbiri ardına yapılıyor.

Hep söylediğim bir şeydir danışanlarıma, aşk denmez buna, onun adı sevgidir, aşk zannettiğimiz şey arzudur ve tutkudur. Sevgiyle karıştırılmamalı. Arzu namı diğer aşk olmuş, arzuyu aklamak adına. Aşk yoktur aslında. Sadece sevgi vardır. Hissettiğimiz şey, ki, aşksa eğer tutku ya da istek gibi ve  diğer pek çok bağ gibi sevgi bağının bir türüdür. Aşık olursunuz, içinizde bir ateş yanar. Bazen bu ateş sizi de kavurup yok eder. Aşık olursunuz, öyle bir sevgidir ki,  anlatmaya gerek yok herkes aşık olmuştur en az  bir kere hayatında, yeniden var olursunuz, uçabilirsiniz de.

Bütün bu var olma ya da yok olmalarımız duygusallığımıza ve karakterimize bağlıdır esasında. Kısacası aşk, yoğun sevgidir. Yoğun sevgi içinde yaşayıp mutlu bir şekilde ölecek karakter kazanılabilir mi ? Kesinlikle ‘’Evet’’. Ve hepimiz bir şekilde aşık oluyoruz işte.  Kozmik bir güç mü? Bizi bir araya getiren, yoksa kader mi? Yıllar sonra, eğer hala birlikteyseniz o kişiyle, aşkın aslında sevgi olduğunu o zaman anlıyorsunuz. Gene de "aşk bitti, sevgiye dönüştü."  fikri çok tartışmalı. Zaten sevgi değil midir yaşanan? Ve böyle bir sevginin bizi yok etmesi gerekir mi? Cemal Süreya haklı mı? ‘’Okyanusta öImez de insan, gider bir kaşık sevdada boğuIur ‘’ derken… Aşk yok eder mi? Biter mi ? Yok olur mu? Ve insanı var eder mi? Hem zor hem de kolay sorular. 


Bir de çok olanı var, hem de ne çok, öyle çok ki, bakıyorsunuz bir erkek ya da kadın aynı anda 2-3 kişiye aşık olabiliyor. Bu herkes için öyle kolay da değil. Yazması, söylemesi kolay da, yaşaması bambaşka. Nereden mi biliyorum? Bir süredir öyle vak'alarla çalışıyorum ki, yaşamadan inanılması zor. Ve danışanlarıma şunu söylüyorum; '' bir gün hiç aklınızdan geçmeyecek ve asla onaylamayacağınız bir ilişkinin baş rolünde buluverirsiniz kendinizi. Yaşam bu belli mi olur?'' Pek çok insan aşkı bildiğini, yaşadığını zanneder ya da yaşamak için aşkı arar. Ancak içinden geçtiğimiz çağda aşkın herkes için ciddi kafa karışıklılarına yol açan farklı halleri dikkatimizi çekmeye başladı. Hele de evlilikler ve ilişkilerin sorgulanması ile bu durum, daha da konuşulup düşüşünülür hale geldi. Çünkü mutluluk arayışı hiç bitmeyen insan, gizlice yaşadığı çok aşklılıktan medet ummaya başladı.

Türkiye’de her yıl  boşanma oranlarındaki artışlardan bahseden resmi istatistikler yayınlanır. Ama nedenleri yeterince sorgulanmaz. Ya da ekonomik, kültürel, sosyolojik, her türlü neden sayılır da, tek bir konu kesinlikle sorgulanmaz. O da; tek eşli evliliğin ve ilişkinin kendisidir. Çünkü buna ülkemizde kılıf bulmak kolaydır ve sorgulamak da kimsenin işine gelmez. Tek eşli aşk ve buna dayalı  evlilikler gökten zembille inmemiştir ve aksine tarihsel bir arka planı vardır. Bir düzen olarak kurgulanıp normatifleştirilmiştir (toplumsal kabulü sağlanmıştır). Sorunlar da böylece başlamıştır. Çok aşklılık kadın ve erkek arasında yüz yıllardır süre giden, deyim yerinde ise;  bir yer altı faaliyetine dönüşmüştür. Şimdilerde, hem erkekler hem de kadınlar çok aşklılığın nedenlerini ve niçinlerini anlamaya, kendisine itiraf etmeye ve ‘’çok aşklılık mutlu eder mi’’ sorularının yanıtlarını bulmaya çalışıyorlar… Aşkın çok olanı nedir? Niçinleri var mıdır? Nasıl da kulağı tırmalıyor değil mi? Aşk bir duygusal eylemdir, aşka sayı sıfatı yakışır mı? demeyin, gelin birlikte karar verelim… www.hablemitoglu.net 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder