29 Kasım 2012

MERAL OKAY'A SELAM OLSUN!
 
Muhteşem Yüzyıl başladığında da benzeri tartışmalar vardı yine aynı tartışmalar ortaya çıktı, o günlerde neyin etkisini azaltmak ve tartışılmamasını sağlamak için gündeme taşınmıştı hatırlamıyorum. Ama bugün okullardaki giysi serbestisini ve Kürecik'e çıkartma yapanları örtbas ettiği gibi daha kimbilir farkedilmesi istenmeyen nelere paratoner yapıldığını tahmin edememek saflık olur. Buyrun neredeyse 2 yıl kadar önce aşağıdakileri yazmışım, bugün söylenenler çerçevesinde okuduğumda sanki dün akşam yazdım da hatırlamıyorum galiba diye düşündüm. Çünkü Türkiye gündemi insanı her zaman gel git akıllı yapmaya yetiyor.
 
14 OCAK 2011 TARİHİNDE YAZDIĞIM YAZI; ''MERAL OKAY BUNLARI DA YAZACAK MI'' Muhteşem Yüzyıl’ı izlemeye ikinci bölümle başladım. Yani koparılan o muhteşem! fırtınayı, protestoları görünce ilgimi çekti. Hele bir de 21. Yüzyılın özgürlükler ülkesi olma yolunda tam gaz yol alan Türkiye’de patriarkayı, çok eşliliği, saray hiyerarşisini, erkeğin üstünlüğünü, haremi savunan modern görünümlü Fransız okullarında eğitilmiş bir Osmanlı Hanedanı temsilcisi ile yapılan TV röportajını izleyince diziyi takip etmek zorunlu oldu.
Meral Okay’ı bir kez daha sevdim, müthiş bir senarist, mekanlar, giysiler, oyuncular vs., muhteşem yüzyıla yaraşır bir etkileyicilikte. Uzunca süre bütün bölümlerini keyifle izlediğim TUDOR’u görselliği ve kurgusu açısından aratmadığını kabul etmek gerek, hem kanalı, hem yapımcılarını, hem de emek veren herkesi, ama en çok da oyuncuları takdir etmemek mümkün değil. Aman yanlış anlaşılmasın ben bir eleştirmen falan değilim, sadece sıradan ama iyi takipçi bir sinema ve TV izleyicisi olmanın ötesinde başka bir özelliğim yok. Hele Halit ERGENÇ’in Süleyman karakteri, Hürrem’in aklı, asiliği ve dizinin içindeki aşk dokusu insanı hemen kuşatarak diziyi izlemeye teşvik ediyor. Ve insan tarih kitaplarında gördüğü Süleyman’ın Halit ERGENÇ kadar yakışıklı olup olmadığını düşünmeye başlıyor. Çünkü TUDOR’u izlerken de aynı şeyi düşünmüş ve İngiltere’nin Muhteşem Yüzyılı’na damgasını vuran Tudor Hanedanı mensuplarının tıpkı bizde olduğu gibi resmi tarih(!) anlatan kitaplardaki resimlerine bakınca fiziksel olarak pek de hoş erkekler ve kadınlar olmadıklarını gördüm. Demek ki, hem İngiltere’nin Tudoru hem de bizim Tudor’umuz fiziksel olarak güncel özellikler taşıyan güzel insanlarla çekiliyor. Ancak işin farklı ve şaşırtan tarafı İngiltere’de TUDOR için bu denli ürkütücü ve dehşet uyandıran tepkiler olmadığını da biliyorum. Kimse tarihe mal olmuş bir şahsiyetin mahremiyetine girilmez demiyor, bakıyorsunuz aynı entrikalar, kardeşin kardeşi yok edişi, kadınlar arasındaki benzer mücadeleler orada da var. Ama orada ne RTÜK gibi kurumsal cezalar, ne sokak gösterileri, ne hanedan ailesi tepkileri vs. hiç duyulmadı. Oysa ne diyordu herkes Mustafa filmi vizyona girdiğinde, ‘’…Atatürk’de bir insan, ne var bunda’’ deniyordu, hatta Amerika’dan ithal politik psikologlara kişilik tahlili yaptırılarak Atatürk’ün annesine olan sevgisini üvey baba ile paylaşmak istemediği için vatanına yönelttiği gibi enteresan yorumlar yaptırılıyordu. Atatürk neredeyse akşamcı ilan ediliyordu. Kendisini Atatürkçü olarak tanımlayan hiç kimse sokağa dökülmedi, özgürlükçü, resmi tarih karşıtı liberaller alkış tuttu. Geçti gitti…
 
OSMANLI OLUNCA KIYAMET KOPTU
Şimdi bakıyoruz konu Osmanlı olunca kıyamet kopuyor, demek ki Türkiye’de Osmanlı için de bir resmi tarih var, bunu herkes kabul etsin. Meral Okay acaba Roksan’dan/Aleksandra’dan Hürreme dönüşen cariyenin çocuklarını saraydaki vaftiz teknesinde vaftiz ettiğini gösteren sahneleri yazabilecek mi? Ya da Şehzade Mustafa’nın nasıl öldürüldüğünü, hangi entrikaların, hangi acımasız sonu ölüm olan kadın ve erkek mücadelelerinin yapıldığını yazabilecek mi? Yoksa resmi Osmanlı tarihi ne diyorsa onu mu yazacak. Herkes bir silkelenip kendine gelse iyi olacak. Bu kadar kendine Müslümanlık da fazla… Türkiye’de Atatürk ve devrimleri, darbeler, derin devlet, faili meçhuller vs. diziler üzerinden tartışılabilecek bu özgürlük olacak, bugün bulunduğumuz yerden bakıp Osmanlı’yı konuşamayacağız. Üstelik hanedan üyeleri de tepki gösterip, Padişahlara dokunulamaz diyecekler. Ben de diyorum ki, hadi canım!..Türkiye her şeyi tartışacak, Süleyman’ı da tartışacak... Çünkü Türkiye tabularını yıkacak, ileri demokrasiye yüreyecek diye yola çıkarken bu sadece Cumhuriyetçiler ve Atatürkçüler için geçerli ise, yanlış büyük demektir. Cumhuriyet Türkiyesi’nde Atatürk’ün devrimleri; bireysel  silahlanmayı, küçük yaşta evlilikleri, Fas’tan ithal kumaları, imam nikahlı çok eşlilikleri yok etmeye ne yazık ki yetmemiştir. Herkes AB’den medet ummuş ve çaresiz bir bekleyiş başlamıştır. AB standardları için önce siyasal düzenlemelere girişilmiş, bu düzenlemelerin ucuna bucağına iliştirilen özgürlükler getireceği söylenen yapısal uyum ne hikmetse bir türlü baş örtüsü için yapılamazken alkol kullanımı için yapılabilmiştir. Ya da hukuki başka değişimleri sağlamak için yapılmış, bir yığın insan korku filmlerini aratmayacak bir dehşet dalgası ile toplumun içine bırakılmıştır. Hadi her şeyi AB standartlarına çekelim hadi, kadın haklarını, çocuk haklarını, sendikal hakları, yaşam standardını, engelli ve yaşlı haklarını, aile içi kadına yönelik şiddetle, ayrımcılıkla mücadeleyi, sağlığı, eğitimi… Bir reklamda soba yakmaya çalışan öğretmenin koşullarını sevimlileştirmemeyi, orada soba yakan öğretmene VINN götürmeyi değil, o koşulları değiştirmeyi başardığımızda; insanın insan gibi yaşamasını sağladığımızda oturup resmi tarihi içinden seçerek değil her yönü ile her dönemi ve kişisi ile tartışalım, yani çok samimi, iyi niyetli ve gerçek ilerici olalım…

2 yorum:

  1. Sayın Şengül Hocam Harika Yazmışsınız, Her Ne Kadar Eskiden Konuşuyorda Olsak, Yeni Hesap ile Açtığım Hiçbir Twite Cevap Vermiyor Olsanızda Harikasınız ... Sizi Seviyorum ... Ancak Görüyorum ki En Azından Site Arka Planı ile İlgili Olarak Biz Fanlarınızın Görüşlerini Dİkkate Almışsınız :)) Sevgiler / Selamlar

    YanıtlaSil
  2. Olaya iki açıdan bakmak gerekir diye düşünüyorum.Birincisi tarihsel,ikincisi sosyal.Tarihte Osmanlı padişahlarının kardeşlerini boğdurdukları muhakak.Bunu yaparken devletin bekası için diye bir söylem vardır.Peki Atatürk'ün her yaptığını katliyam diye dile getirenler neden devlet bekasını da akıllarına getirmiyorlar.İşte orda mesele yanlı tutuma geliyor.Hiçbir padişah peygamber değildi.Yaptıkları güzel işlerin yanında hatalarıda vardı.Kanuni dönemi altın dönem diye geçiyor sanırım.Osmanlı,Kanuni tahta çıktığı zaman 6.557.000 km2 toprağa ve ağzına kadar dolu bir hazineye sahipti.Diğer yandan Kanuni zamanında çıkan kapitulasyonlar sonradan başımızı az ağrıtmadı.Sosyal kısmına girmeyeceğim orası sizin karşınızda beni aşar Son birşey.Birileri dizilerle uğraşacağına ülke nereye gidiyor ona kafa yorsun.Zira Kanuni mezarından kalkıp sırtımızı sıvazlamaz ama böyle giderse Kanuniyi anlatacak adam bulamayacğız!!

    YanıtlaSil